Türkiye’de sanat piyasası oluşabilir mi?
- Özkan Eroğlu
- Nov 16, 2019
- 1 min read
Bu konuyu düşünüyorum bir süredir. Gerçekten 150-200 yıllık bir geçmişi olan resim sanatımız başta olmak üzere plastik sanatlarımızın bugün piyasada varlık gösteren sanatçı kimliklerinin halen yapıt eder piyasası olmadığı çok açık. El yordamıyla yürüyor işler. Bir sanatçının oynak fiyatlarını, tutabildiğine satılan işlerini görmek olası ülkemizde. Ciddiyetsiz bir durum bu. Bırakın dövizi ve altını, Rolex saatin bile bir piyasası var, fakat ülkemizde sanatın ne yazık ki yok. Zaten sanat al-sat mantığı taşımalı mı, kapitalizmin bir parçası olmalı mı? Bu soruları da çoğaltmak mümkün ve bu sorular üzerine insanlık düşünmeyeli epeyce bir zaman da geçmiş durumda. Sanat alınıp satılabilir, ancak ölümcül günahlarla ilişkiye geçmeden bu yapılabilir diye düşünüyorum. Ayrıca sanat dallarının tek başına geçerliliğini, daha doğrusu inandırıcılığını yitirdiği de düşünülebilir. Durum böyleyken bir piyasaya sahip sanatta ileri ülkelerin bu konuda doyuma ulaştığı, oralarda al-sat mantığının iflas ettiğini de söylemek olası. Satma düşüncesi var olmaya devam edecek, ancak iç boşlamasıyla beraber.
Sanat ve sanatçı aurası bozuldu bir kere, yasak meyve yenildi, ancak kimsenin bundan ötürü bir aman dileyip, düzelmeye de niyeti olmadığına göre, yakın zamanlarda bir şeylerin değişmesi olası gözükmüyor. Değişmediği sürece de sanatın bütünsel bir algı meselesi olduğu umarım anlaşılır ve her sanat dalı bu algıya hizmet için çalışır. O zaman Adem kapitalizm hem de sanat daha doğru bir şekilde kullanılmış olur.
Comments