top of page
Search

Takip hep vardı ve gene devam ediyor...

  • Writer: Özkan Eroğlu
    Özkan Eroğlu
  • Nov 16, 2019
  • 3 min read

Şimdi bu blog mecrasına daldım; o zaman bir konuya da buradan açıklık getireyim. O da şu: Bana zaman zaman sorarlar, hangi sanat insanlarıyla ilgileniyorsun diye. Ben de cevap veririm, hak etmeye layık olanlar olduğunda ilgileniyorum diye. 90'lı yıllarda çıkışa geçen bir sanat eleştirmeni olarak, yaratıcı güç beni plastiği doğru olanlarla buluşturdu hep; bu durum doğal olarak benim boyutumla da oldukça ilgili. İki çok önemli sanatçının kapsamlı kitaplarını kaleme alma şansı bana geldi ve ben de bunu en iyi şekilde değerlendirdim: Biri bence ülkemizdeki geometrik soyut resmin önemli temsilcisi Abdurrahman Öztoprak, diğeri de sanat bilimcisi kimliğine de sahip olduğunu düşündüğüm risk alan ve çok çalışkan yapılı Özdemir Altan'dır. Bu iki isim de beni bir sanat tarihçi ve eleştirmen olarak çok beslemiştir. Bu yargımı buradan tarihe bırakmalıyım; çünkü bunu dile getirmek, bir vefa borcumdur bu iki insana da.

📷

📷

Söz konusu bu sanatçılara ait kitaplarda, sanatlarını en derin noktalarına dek analojik olarak inceleme olanağı yakaladım, onların tinsel derinliklerini gözler önüne sermek için farklı yöntemlere başvurdum. İki ciltlik Özdemir Altan kitabı, sanatçının başından sonuna dek 2000'e kadarki sanat sürecini ele alır. Aynı şekilde Abdurrahman Öztoprak kitabı da 1999'a kadarki sanat anlayışını tümel ve tikel analojilerle ortaya koyar.

Yanı sıra bazı gençleri de hep takip ettim; tabi benim için umut vaat eder gibi olanlar üzerinde durarak. Gibi diyorum, çünkü bunların bazıları daha sonra benim için ölü doğan çalışmalara yöneldikleri veya kendilerini tekrar ettikleri için bir süre sonra yitirildiler. Halen de bazı genç ve orta kuşak isimleri gözlüyorum. Bir sanat eleştirmeninin işi budur zaten elden geldiğince takip. Fakat şu da bir gerçek ki, ben üzerime düşen eleştiri görevini fazlasıyla yerine getirdim. Bundan sonrası da başka eleştirmenlerin görevi olsun...


Sanat düşündürmeli! Hayâl ve hakikat arasında (*)

Arte Povera da öğretir her daim; ondan almaya istenç duyana verir; Povera’nın sanatçı ve düşünür zihin yapılarındaki aura oldukça derindir. Mesela simyanın sanatta ne denli önemli bir konu olduğunu Povera ve sanatçılarından öğreniriz. Doğanın ve doğadan türemiş malzemelerin ne şekilde değerlendirilip, zaten iç’i olan bu malzemelerin birer sanat yapıtı olarak sunulacağını kavrama durumu, hatta yeniden ve yeniden kavrama durumuna yöneliriz.

📷

📷

Üst: Deniz M. Örnek, Yansıyan, 2009

Alt: Ayşegül Altunok, Arada Bir Zaman, 2019

Deneysel olan ve bedenden yola çıkılarak hazırlanan tüm işlerdeki gelip geçicilik gibi, Povera da gelip geçiciliğe önem verdiği anlarda değerli çıkış ve tespitlerde bulunmuştur. Gelip geçici olmayansa kalıcı olmaya iyice yüz tuttuğundan itibaren başka bir şey olmaya başlamış; genel rutine hizmet etmeye elverişli haller ileri sürmüştür. Doğayla içli dışlı olanın doğaya dair öğreteceği, dahası sunacağı o kadar çok şey vardır ki, tabi alabilene, görebilene… Düşündürten sanat, düşündürmeye başladığı andan itibaren öğretmeye de başlar. Sanat aracılığıyla düşler kurmak da, kurdurtmak da zihin ve öğrenme ilişkisinin kurulmasını ve iyice pekişmesini sağlar. Bu yönde bir sergi izlemiştim: Deniz M. Örnek’e ait bu sergi Kadıköy KargaArt’ta idi. Çok yalınkat baskısı gerçekleştirilmiş fotoğraflar; doğadan nesnelerin, sanatçısı tarafından yön ve konumları belirlenerek elde edilmiş, özgün bir müzik arka planda yer almış, bir duvara da bir deniz hareketini gösterge eden video yerleştirilmişti. Böylece tüm sergi mekânı ele geçirilmiş, sanat ile mekân ilişkisine dair hayâl ve gerçek arasında zihinsel izlenimler kurmamıza izin verilmişti. Kurgulanan mekân sayesinde kendimizi sanatçı tarafından kurgulanan “öteki bir doğa” içinde buluyor, bu doğa ile o doğanın gerçeklik noktaları arasında gelip giden zihinsel salınımlar oluşturuyorduk. Buradan herhangi bir şey anı ve ânlara dayalı özellikler taşıyacak; sergi bittikten sonra; belki de bir ağaca bağlanmış çaputtan hiçbir farkı kalmayacaktı bütün olup bitenlerin. Orada, sergilenme şekli içinde şeyler bir değer kazanmış anlamsal katman boyutları oluşturmuştu. Böylesine bir tarifi, artık sergi şu an açık olmadığı için yemeği oluşturabilmeniz adına vermek gerekti ve veriyorum işte.

📷

Yeni dünyalar vaad ediyorlar son yıllarda; uzayda, diğer gezegenlerde yaşam, vb. Buna bir de yapay zekâ konusu eklenmiş durumda. Tüm hayâller ve gerçekler ışığında insan yaşadığı bu dünyadan başka dünyalara açılmak istiyor, daha da tembelleşmek ve sömürmek yolunda hem kurgulamaya uğraştığı yapay zekâyı kullanmak, hem de bu dünyanın ötesinde kendi kendisine bambaşka yaşam koşulları, barınaklar, alet edevat, farklı yaşamın gerektireceği her türlü farklı aracı kısaca yeni bir uygarlığı devreye sokmayı kafasına da sokmuş görünüyor. Tıpkı Deniz M. Örnek gibi Ayşegül Altunok’un da ışık boyutu ve bilgisayar tasarımcılığını da devreye sokarak çalıştığı çokça taslak ve ön çalışmalar bir yana, bunları üç boyutlu mekânlara da kurguladığı işleri düşündürüyor ve bana az yukarıdaki açıklamaları yaptırıyor. Bu genç isimlerden biri var olan dünyayı ve doğasını sorgularken, diğeri de dünyanın bambaşka bir hal alabileceğini veya başka gezegenlerdeki yaşamın gereği değişen tüm iklim ve doğa koşullarının bir yansıması olarak ışık sanatından da yararlanarak söz konusu sorunsallar üzerine ütopik olarak kafa yoruyor. Açıkçası Deniz M. Örnek hareketli görüntüye sanat meselesinin gelip dayandığının farkında ve bunun buluşması gerekli olan iki ve üç boyutluluk, hatta boyutsuzluğun da değerinin. Ayşegül Altunok ise ikinci ve üçüncü boyuta ışık aracılığıyla bambaşka farklı boyutlara açılımlı halleri katmanın erdemini ve mutluluğunu yaşıyor, bakalım hareketli görüntüyle ne zaman ve nerede buluşacak; ben bu yönde de deneysel girişimlere başladığını biliyorum, fakat kamuoyuyla paylaşımını esas sayıyorum bir sanat felsefecisi olarak…

(*) Ö. Eroğlu, Sanat Öğretir mi?, İstanbul, Tekhne, 2019, s. 44-45.

 
 
 

Recent Posts

See All
HAKİKAT VE GERÇEKLİK NEDİR?

Hakikat ve gerçeklik, felsefi bağlamda farklı anlamlar taşıyan kavramlardır. İkisinin benzer ve ayrışan yönleri üzerine ayrıntılı bir...

 
 
 

コメント


©2019 by ÖZKAN EROĞLU. Proudly created with Wix.com

bottom of page