Günümüzde resmin ve heykelin yeni perspektifleri
- Özkan Eroğlu
- Nov 16, 2019
- 3 min read
Ülkemizde insanların kitap okumadıkları, dahası adam akıllı meselelere kafa yormadıkları o kadar belli ki... Gerçek yaratıcı sanatı alımlama gücü o kadar düşük ki, örneğin 2015'te çıkan "Modern Sanat-20. yüzyılda" isimli kitabımı birçok ressam ve heykeltıraşın okumadığı çok belli. Unuttum, gerçekten ülkemizde modern sanat kitabı o kadar çok ki, hepsini ne zaman okusunlar (!) (?). Ben gene de aşağıda kitabın sonlarına doğru bölüm başlığı açarak dile getirdiğim bazı başlıkları hatırlatayım ve dolayısıyla okumanın ve irdelemenin önemini ve en başta da kendini tekrar etmemek, Amerika'yı yeniden keşfetmemek için gerekli olduğunun altını çizeyim.
📷
GÜNÜMÜZDE RESMİN YENİ PERSPEKTİFLERİ
Bugün dünyada tartışılan bir konudur “Yeni Perspektif” meselesi. Hemen her küratörün, galeri yöneticisinin, eleştirmenin kendine dönük kriterleri eşliğinde bu meseleye bakışı söz konusudur. Bu anlamda eğer dünyadaki sanat gelişmelerini takip ediyorsanız sizin de olaya dahil olmamanız imkansız gibi. Türkiye’den birilerinin de “Yeni Perspektif” önerileri ve tartışmalarına işin bir ucundan katılıp, bazı açıklamalar yapması gereklidir diye düşünüyoruz. Öncelikle, bugün dünyada ya bilinen ana şehir-sanat merkezleri sanatçı çıkarmada yeterliliğini kaybetmiş, ya da sanatçı çıkaran ülke gerçeklerinde büyük bir değişim yaşanmaktadır. “Yeni Perspektifleri” belirleme ölçütleri bu yöndeki gerçeklerden oldukça etkilenmiş görünüyor. Artık bilinen o Paris, Londra, Berlin, New York vb. büyük şehirlerin dışından da pekâlâ sanatçı çıkabiliyor.
“Yeni Perspektifler”i belirleyen ölçüt/ler meselesinin kişiye ve kurumlara göre ne denli sayıca yoğun şekilde değiştiğini söylememize gerek bile yok. Kriterlerin temel yapısı genel olarak “soyut” ve “soyutlama” mantıklarına göre düzenlenmektedir diyebiliriz. Bu genel mantık çerçevesi “kavramsallık”la bütünleştirilmekte, ifadede hem çoğul, hem de filozofik süreçler işletilmektedir. Bu arada “dekoratiflik” vurgularının da oldukça akıllıca kullanıldığını ifade etmeliyiz. Zamanımızın sanatında vazgeçilmez iki özellik yer almaktadır: Biri, yerli yerinde kullanılan “dekoratiflik” meselesi, diğeri ise “kavram” tanımlaması kapsamında yüklenen “filozofik derinlik”; kısaca yapıtın içselliğine gösterilen özen ve dikkat. Anlatmaya çalıştığımız böylesi bir kapsamdan işi alarak, şimdi “Yeni Perspektiler” meselesinin temel ölçütlerine doğru yönelelim ve onların altını çizelim.
GÜNÜMÜZDE HEYKELİN YENİ PERSPEKTİFLERİ
Tarihte heykel sanatını dünden bugüne konumlandırmak nasıl ciddi bir iş ise, günümüz heykelini de belli başlıklara göre kaleme almak ciddi bir iş. Fakat ele geçen ilk heykelden günümüze dek figüratif boyutlandırma en yaygın olanı ve üzerine en fazla kafa yorulanıdır. Tabii günümüzdeki heykel, başka alanlarla da ilişkilendirilmiş durumda. Bu alanlardan en önemlisi iç ve dış mimarî birimlerle kurulan farklı bağıntılardır. Yanı sıra, hemen her şeyle ilintili olabiliyor günümüz heykeli. Fakat heykelin, tamamen heykel olmaktan öte bir üç boyutluluk meselesi olması, onu resim sanatından bir anda keskin bir çizgi ile ayırırken, mimariye çok yaklaştırır. Arayış içinde olan günümüz heykel sanatçıları, malzemenin hemen her türlüsünü denemekten çekinmeksizin, bunun yanında hemen her türlü boşluğu kullanmaya çalışmakta, böylece hem farklı heykel elemanları elde etmekte, hem de türlü estetik tuhaflıkları içinde barındıran çalışmalara yönelmektedir. Kısaca ve öz olarak günümüz heykel sanatçısı, yaratıcılık adına denemekten çekinmemekte, deneyerek birçok tuhaflıklara-yaratıcı varlıklara ulaşmaktadır. Bunlar bir taraftan izleyiciyi şaşırtırken, diğer taraftan zengin bir heykel sanatı sözlüğünün oluşmasını da sağlamaktadır. Zaten önemli olan da günümüz heykelini savunabilecek ciddi bir terminolojik birikimin oluşmasıdır. Çünkü bu, heykel oluşturmak kadar önemlidir. Nedeni de, 19. yüzyılın sonlarında heykelin özerk bir sanat dalı olmak yerine, daha çok ressamların egemenliğinde boy göstermesi ve filozofik tarafta resim sanatından bir terminolojiyle anılmasına bağlanabilir. Bu noktadan hareketle, söz konusu durumun farkında olan heykel sanatçıları, heykel sanatı üzerine düşünenler, bir taraftan heykel sanatının gelişmesine katkı verirken, diğer taraftan özellikle işin kuramsal kaynaklarının gelişmesi için de ellerinden geleni yapmaktadır. Ne olursa olsun, hangi sanatla veya alanla birleşirse birleşsin “heykel, heykel gibi algılanmak zorundadır” vurgusuyla dile getirilen bir kuram söylencesine kadar iş artık ulaşmış durumdadır. O zaman yapılması gereken, günümüzde olduğu gibi sanatçıların durmadan didinmeden üretmesi ve bu üretimlerin de sanat düşünürleri tarafından değerlendirilmesidir.
Günümüz heykelinin özellikle düşünsel yapısına dönük kavramsal bir sınıflandırma en kaçınılmaz olanıdır. Öyleyse, bugünün heykelini heykel gibi algılamayı sağlayacak bazı kuram başlıkları atılabilir. Bu başlıklar geniş etki alanlarına sahip olmalı ve bu oluşlarıyla ciddi bir heykel sanatı izleyicisi yaratmalı, sonra da onlarla diyaloğa girebilmelidir. İşte bu bağlamda heykel sanatı başlığı üzerinden yapıt-sanatçı-izleyici üçgeninde anlaşılabilirliği arttırıcı temel ilkeler neler olabilir diye düşününce bazı gelişmeler kaçınılmaz oluyor. Bu başlıklardan belki de ilk akla geleni ve vurguladığımız üzere en etkili olanıysa “figür” ve figür üzerinden zenginleşen hallerdir. İlk heykelden günümüze, bu denli etkin olan bir konu ve aynı zamanda bir parametre olan figür, heykel sanatında, en başta masaya yatırılması gerekenidir.
Comentarios