top of page
Search

Georg Baselitz eleştirisi

  • Writer: Özkan Eroğlu
    Özkan Eroğlu
  • Nov 16, 2019
  • 2 min read

Instagram’da dolaşırken, önüme düşen Georg Baselitz’in Paris’te bir sergi haberi ve asılmakta olan bir resminin görüntüsü. Önce görseli paylaşayım sonra eleştirimi yapayım:

📷

📷

Baselitz, çağdaş Alman resim sanatının kabul etseniz de, etmeseniz de önemli sanatçılarından. Onu önemli kılan özelliklerini ben biliyorum da, sizler biliyor musunuz, farkında mısınız bilemiyorum. 60'lı yıllardan bu yana yeni figür ve yeni dışavurumculuk konularına birer eğilim olarak kafa yormuş bir sanatçı. Ancak tersten verdiği veya normal yapıp ters astığı, kendi yarattığı geleneğinin (bakınız bu çok önemli; bir sanatçnın kendi geleneğini yaratması meselesi) kompozisyon kozmoslarıyla volüm volüm oynamasını bilen bir mizaca doğal olarak sahip. Giderek yalınlaştığı, üslubunda bir saflaşma bulguladığını da gözlüyoruz. Yani özellikle figürlerinin hacimleri ile ilgili volümleri ve renklerinin ruhumuzda uyardığı daha şiddetli hallerin ardından, şu an görselini paylaştığım işindeki gibi son bir işinde bariz bir yalınlaşmaya yönelmesi ve dingin bir kompozisyon halinin göze çarpması hayli değerli. Bir yerden bir yere gidişin de bariz ve nitelikli boyutlandırması bu durum aynı zamanda. 60'lı yıllardan beri bir üslubun sahibi olup da, o üslubu çok çok farklı örebilme, derinleştirip zenginleştirebilme maharetini gösteren bir yaratıcı boyuta, tek tip bir üslupta her daim derinleşmeyi düşünce etmiş diye bir nitelemede bulunuruz; eleştirmen olarak. O derinleşmede, sanki her şey çok birbirine benziyor gibi gelebilir sıradan bir göze, ancak iş öyle değildir. Zihinle ruhun sarmal hale geçmiş olması; tek tipteki çok çeşitli örgüleri bu yolla oluşturması ve doğal olarak sanatçısını da başkalaştırması ve yaratıcı kılması.

Sanatçı, 2002 yılıydı, İstanbul'da Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde bir sergi açmıştı ve ben de onunla bir görüşme(*) gerçekleştirmiştim Yapı Dergisi için. O görüşmede insan olarak, farklı enerjisi hemen hissediliyor ve o enerjisi net şekilde size de iletilir bir hal ortaya koyuyordu. Daha sonra da Sanatçı Aurası kitabım için bir görüşmesini Almancadan çevirdim(**) Her iki görüşme de şunu gösteriyordu: Kişinin kendini yaratıcı sanatçı kılabilmesinin ne kadar zor, bir o kadar da kolay bir şey olduğunu anlıyor ve bunu en iyi anlamanın yollarından birinin de Baselitz Aurası olduğuna inancım pekişerek artıyordu. 

(*) Ö. Eroğlu, Modern Sanat-20. Yüzyılda, İstanbul Tekhne Yayınları, 2015, s. 319-21

(**) Ö. Eroğlu, Sanatçı Aurası, İstanbul, Tekhne, 2018, s. 38-43.

 
 
 

Recent Posts

See All
HAKİKAT VE GERÇEKLİK NEDİR?

Hakikat ve gerçeklik, felsefi bağlamda farklı anlamlar taşıyan kavramlardır. İkisinin benzer ve ayrışan yönleri üzerine ayrıntılı bir...

 
 
 

Comments


©2019 by ÖZKAN EROĞLU. Proudly created with Wix.com

bottom of page