top of page
Search

Dünya sanatçısı olmak başka bir şey...

  • Writer: Özkan Eroğlu
    Özkan Eroğlu
  • Dec 13, 2019
  • 2 min read

Türkiye koşullarında olmakla dünya koşullarında olmak; tabii ki aynı şeyler değil. Ancak Türkiye dünya kapsaması altında olduğuna göre her sanatçımızın plastik filozofik açıdan dünya ölçütlerine sanatını vurabilmeli, değerlendirebilmeliyiz. "Ülkemiz Resminde Kim Sanatçı?" isimli kitabımın ulaştığı sonuç ve yaratıcı sanata söz konusu ölçütler üzerinden en yakın 14 kişiyi bu kitapta ortaya koyması, sanatımıza dair ciddi bit eleştiridir ve tarihe geçmiştir. Bu sanatçıların her birinin üst ve alt seviye arasında ayrı ayrı yerleri var; bunu söz konusu kitabı okuyanlar anlayacaktır. Bu 14 isim arasındaki alt üst meselesini Türkiye kapsamında tartışmayı gereksiz buluyorum, ancak isteyen tartışılabilir. Zira Türkiye'de ortalama 150 yıllık sürecin içerdiği bir resim sanatı anlayışında zaten bu on dört isim de yarınlara kalmayabilir, ancak şu an için bu sanatçıların geçerliliği güçlü ve güçsüz yanlarıyla varlık göstermeleri ve bu yanlarının salt Türkiye bağlamlı gerçeklikler olarak dikkat çekmesidir. Bu isimler dünyada ne durumdadır? diye sorduğumuzda işte bu sorunun cevabı moral bozucu. Aralarında bir kaçının özellikle Fransa ve Amerika'da bazı çabaları olsa bile bu çabaların yetersiz olduğunu söylemek olası, hatta bu sanatçıları dünyadan çok az izleyicinin gördüğü ve fark ettiğini, dolayısıyla tanıdığını ileri sürmek gerekecektir.


Ülkemiz sanatçısı yurtdışında olmak ile orada kabul görmeyi birbirine karıştırıyor. Yurtdışında olmak bir olanak meselesidir, o olanağı yakaladığınızda olursunuz. Kabul görmek ise başka bir şey. Ülkemizden bence başat alan olan ve gelişmeyi halen bekleyen ve o gelişmeden de başka görsel sanat alanının gelişmesinin olanaklı olmadığı “resim sanatı”ndan ne yazık ki kendini dile getirdiğim kabul ettirmeye uğratmış kimse yoktur. Çabalar olabilir, bazı göz boyamalar vardır, ancak ben dünya sanatının ortamında sağlam ve kalıcı bir şekilde yer almadan söz ediyorum... Uygulama ve bu uygulamanın yarattığı kuramsal boyutun kendini net şekilde kabul ettirmesinden bahsediyorum.




BİR ÖRNEK: Örneğin Özdemir Altan'ın (Doğum yılı: 1931) kolajlarını konuşuyorsunuz diyelim; bunların plastik filozofik ilk halleri söz konusu; Dada kolajlarında (Hannah Höch (Doğum yılı: 1889) ve Kurt Schwitters (Doğum yılı: 1887)), o zaman konuştuğunuz ikinci el oluyor doğal olarak. Ya da soy ağaçlarına bakıyorsanız başta Wassily Kandinsky (Doğum yılı: 1866) olmak üzere, Ernst Wilhelm Nay (Doğum yılı: 1902), Robert Rauschenberg'in (Doğum yılı: 1925) ortaya koyduğu plastik filozofik ilk hallerin ikinci, hatta üçüncü eline ulaşıyorsunuz.



 
 
 

Recent Posts

See All
HAKİKAT VE GERÇEKLİK NEDİR?

Hakikat ve gerçeklik, felsefi bağlamda farklı anlamlar taşıyan kavramlardır. İkisinin benzer ve ayrışan yönleri üzerine ayrıntılı bir...

 
 
 

2 Comments


Özkan Eroğlu
Özkan Eroğlu
May 25, 2020

Bende görünüyor, bilemedim....

Like

cem_sezer
May 24, 2020

resmin altındaki yazının " kolajlarında,kısmından sonrasını okuyabiliyorum sadece..öncesini niye okuyamıyorum ?


Like

©2019 by ÖZKAN EROĞLU. Proudly created with Wix.com

bottom of page