top of page
Search

Bu yaratıcı sanat dediğim şey, öyle kolay bir şey değil yazık ki..!

  • Writer: Özkan Eroğlu
    Özkan Eroğlu
  • Apr 3, 2021
  • 2 min read

"A Noktası: Giotto, B Noktası: Duchamp, C Noktası: ?" isimli tezimi ilk kez 2004 yılında İstanbul Teşvikiye Nelli Sanatevi’nde bir konferansla sunmuş, daha sonra bu konferans, Türkçe ve İngilizce olarak kitaplaşmış ve daha sonra Tekhne Yayınları’ndan çıkan "Sanatın Yeniden İnşası" isimli kitabımda, bu kez de Türkçe kısım, C Noktası üzerinden tartışma metinleri yazılarak ele alınmıştı. C Noktasını işgal edecek bir sanatçının hareketli görüntü ile ilgili olacağına da bir sonuç olarak dikkat çekmiştim. Bu hareketli görüntüyü ortaya koyacak sanatçının yaratıcılığının olup olmaması konusu "Giotto", "Duchamp’a dek oluşan aradaki yaratıcı sanatçılar" ve "Duchamp"ın doğru çözümlemelerle çok iyi anlaşılmasına bağlı demiştim. Unutmayınız ki mesele görsel sanatlar kapsamında ele alınıyorsa, orada resim sanatı için söylediğimiz kazanç ve kaybetme unsurları en temel kertede değişmez. C Noktasına dek dile getirdiğim çağının ötesinde sanatçılar, hiç bir zaman tasarım sanatı ile uğraşmadılar. Onlar sanat tasarımı ve karşı sanat tasarımı geliştirdiler. O nedenle, malzeme ve o malzemenin uzamda eleman olması yönünde, resmin düştüğü tuzaklara bugün teknoloji aracılığıyla hareketli görüntüyü kullanan sanatçılar da düşebilirler. O nedenle popüler olma hevesinde olanların daha da çok söz konusu tuzaklara kendilerinin yakın olduklarını bildiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Arkası dolmayan bir popülerlik demek, sanatçının aslında bomboş olduğunun net göstergelerinden biridir. Gerçek anlamda sanatçı değil, çalışmaları gezintiye çıkmalı, kısacası ortalıkta onlar gözükmelidir. Refik Anadol ve benzeri isimlerin ortaya koyduklarına bu yazdıklarım bağlamında değerlendirmelerde bulunulursa, en tarafsız eleştiri o zaman elde edilebilecektir...


Bu paralelde düşündüğümüzde Türkiye'de eğer bir sanat ortamı varsa, ki bence böyle bir ortam yok! Görsel sanatlar açısından henüz resim sanatı olgusunu çözememiş durumdadır. Bu durum da Türkiye toplumunda "insan bilinci" meselesinin, nüfusun % 51'inde bulunmayarak gerçek bir sorun olarak yüzyıllardır yerinde durmasıdır. Böyle bir ortama Amerika'dan niye gelinir, buradan oralara gitmişken... Türkiye'de bugün bırakın teknolojinin olanaklarını kullanarak yapılan sanatları anlayacak bir ortamı, henüz resim sanatını anlayacak bir ortam yokken, gerçekten Amerika bırakılıp neden gelinir buralara? Ayrıca hemen belirtmekte yarar olacaktır; Türkiye'de görsel sanatlar adına sunulan ne kadar üretim varsa bunun %90-95'i yazık ki tasarım sanatına dönük tekrara dayalı ve dekoratif boyutlardadır. Refik Anadol'un işleri de yaptığım ön çalışmaya göre, yukarıda vurguladığım tezimin nihai noktası olan hareketli görüntü bağlamında olmasına rağmen, tekrar ve dekoratiflik içermektedir; kısaca o da tasarım sanatı kapsamında üretim yapmaktadır; belki de bu genetik durum olarak bünyesinde varlığını göstermektedir. Bu tespit de, kişinin bir taraftan doğru yolu görmesine rağmen uygulamada yanlış yola girdiğini gösterir. Belli bir kalıba dayalı tekrarlar tekdüzelik getirir ve bu tekdüzeliğe düşen bir kimsenin de yaratıcı olanla değil de onun bir tür sahtesi yönünde bir kandırmacaya izleyiciyi sürüklediği rahatlıkla söylenebilir. Bu tür işler yani tasarım sanatı özellikli işler sinema sektöründe bütünsel sanat algısı bağlamında kullanılsa, çok vurucu olabilir. Kaldı ki bunun sağlam bir örneği ülkemizde "Şeytanın Avukatı ismiyle gösterime giren filmin final sahnesinde vurucu bir şekilde ele alınmıştı. Fakat bu söylediklerimin farkına varacak kişinin tam bir sanat entelektüeli olması gerekiyor; yoksa kendisine sunulanları kayıtsız şartsız kabul eder; tıpkı bugün Türkiye'de olduğu gibi. Aslında bir eleştirmen olarak ortaya konan sonuca bakar, orada bir görmeye ulaşıp, yargılarımı yaparım. O nedenle uygulayıcının sonuca hangi aşamalardan ulaştığı beni ilgilendirmez. Kişi sergileme aşamasına getirmişse üretimlerini, eleştirmen o son ve bir iddiası olması gereken aşamayla ilgilenir.


03 Nisan 2021

 
 
 

Recent Posts

See All
HAKİKAT VE GERÇEKLİK NEDİR?

Hakikat ve gerçeklik, felsefi bağlamda farklı anlamlar taşıyan kavramlardır. İkisinin benzer ve ayrışan yönleri üzerine ayrıntılı bir...

 
 
 

Kommentare


©2019 by ÖZKAN EROĞLU. Proudly created with Wix.com

bottom of page