top of page
Search

Bir yorum, dekoratif ve süslemeci olan üzerine...

  • Writer: Özkan Eroğlu
    Özkan Eroğlu
  • Nov 16, 2019
  • 3 min read

Sevgili Yunus Yanık kardeşimden böyle bir yorum ve katkı geldi: 

Merhaba hocam, izninizle yaratıcı sanat açısından dekorasyon veya süsleme kavramaları üzerine düşüncelerimi yazmak istiyorum. Takipçilerinizin bu konuda sizi yanlış anladıklarını sanki hissediyorum. Söz konusu yeni açılan müzenin videosunu izledim ve işlerin birçoğu dekorasyon gibi durmakta. Bizim ülkemizdeki problem sanırsam dekorasyonu veya süslemeyi resim yapmak zannediyoruz. Ama bununla birlikte batı modern resim sanatının oluşumunda dekorasyonun büyük bir önemi olduğu da söylenebilir. Georges Braque, Gustav Klimt, Matisse, vb. birçok büyük sanatçı akademik resme karşı resmin kendi gerçekliğine yönelirken geleneksel sanattan yani dekorasyon veya süslemeden yararlanmışlardır. Bedri Rahmi Eyüpoğlu'nun deyişiyle geleneksel sanatlarla modern resim arasındaki tek fark geleneksel sanatların sürekli var olan formları tekrarlamalarıdır. Bundan dolayı dekorasyon kavramının takipçileriniz tarafından yanlış anlaşılıp küçümsenmesi bana tuhaf geliyor. Sizin eleştiriniz dekorasyonun resim yapmak olduğunun zannedilmesine yönelik. Büyük sanatçılar tarafından dekorasyonun yaratıcı sanat açısından resmin kendi gerçekliğini keşfetmede nasıl ilham kaynağı olduğu üzerine bir video yapmanız bence çok yararlı olabilir. 

Ben de aşağıdaki yanıtı verdim; yorumlayarak:

Şunu belirtmeliyim ki, bizim tarihte sanatımızın ağırlıklı noktası dekorasyon ve süslemeye dayalı; çünkü kısaca İznikli Çini ustalarının torunlarıyız der Özdemir Altan ve ekler, o nedenle de Türkiye'deki sanatın önündeki en büyük engel dekoratif ve süslemeci olanın araç değil de amaç olarak kullanılmasıdır; sonuç ise bugün ortada. Dile getirdiğin sanatçıların içinde Braque ve Matisse dekoratif ve süsleme olanı kullanır, ancak araç olarak. Klimt ise içinde ve etkisinde olduğu Art Nouveau'nın açık etkisi olarak süsleme ve dekoratif olanı amaç halinde değerlendirir; hatta bunu yaparken elinden geldiğince amaç kılmış görüntüsüne de büründürecek bir yüzey estetiği geliştirmiştir kendine göre, ancak gene de onun diğer iki sanatçıdan farkı ilgili yönde çok bellidir. Gelelim Bedri Rahmi meselesine, o Batı sanatı şapkası altında geleneksel sanat yapma gafletine düşmüştür ne yazık ki. O nedenle ne Batıdır, ne de doğu. Var gibi dediğiniz anda devamı gelmemiştir ne yazık ki onda. Bedri Rahmi ve onun gibi düşünenler evrensel ve yerel değerler arasında büyük kafa karışıklığı yaşamışlar ve bu kafa karışıklığı onlara pahalıya mal olmuş, sonrasında yetiştirdikleri öğrencilerini de bu durum olumsuz etkilemiştir. Mesela Bedri Rahmi'nin sanatta malzeme arayışı takdir edilecek bir yönüdür; yaratıcı sanat açısından. Bu da her ne kadar özellikle kendi de edebiyata düşkün olduğundan, edebiyat üzerinden yürüyen Paris'li sürrealistlerin açık etkisidir üzerindeki, fakat yararlı bir etkidir. Tabi unutmadan belirtelim ki malzeme yaratmadaki tekniklerinizin de size özgü olması gerekiyor tam bir orijinallik taşıyabilmesi için. Bu yöndeki derinlemesine tespitler için Batı sanatı ile karşılaştırmalı bakmak gerek duruma. Evet benim eleştirim açıkça senin de söylediğin doğru tespit üzerine dekoratif olanın ve süslemeci bir yaklaşımın yaratıcı sanatta ancak araç olabileceği gerçeğidir. Sevgili kardeşim beni takip edenler, tam anlamıyla takip etmeye sanırım artık enerjileri yetmiyor; benim Rönesans ve Barok kitabımı, Minyatür Sanatı kitabımı okumuş olsalar beni, daha doğrusu kendilerini yormayacaklar da, fakat okumuyorlar ve gereksiz bir zaman kaybediyorlar ne yazık ki... 

Bu yönde bir örnek vereyim: Cosimo Tura'nın Este Ailesinden biri isimli aşağıdaki 1450-52'ye tarihli resmine bakalım. Bu yapıt 15.yüzyıla, yani İlk Rönesans devresi denilen döneme ait. Tamamen bugün pasaport için çektirdiğimiz fotoğraftan hiç bir farkı olmayan-sadece profilden-, kişiyi hem belgelemeye yönelik, hem de 15.yüzyılın süslemeci ve dekoratif olana dayalı yanlarını değerlendiren bir yapıt. Yani ressam burada süslemeyi ve dekoratif olanı amaç etmiş olsa kimse ona kızamaz. Fakat o ne yapıyor, figürü ve arka planı, arka plan önündeki figürü ve üzerindeki kostüm detaylarını tamamen uzam üzerinde farklı eleman birimleri oluşturmak için kullanıyor. Plastik açıdan fesi andıran şapka farklı, saçın şekli farklı, gövdeyi saran kostüm farklı, hatta o kostümdeki kol detayı bile farklı. Kısaca çok seslilik yaratma (bir olanda çokluk ilkesi, bu daha sonra 17. yüzyılda çok olanda birlik ilkesine dönüşecektir) ve bugün Türkiye sanat ortamının göremediğini daha o yüzyılda görüp, çözmüş bir ressam ve sanat ortamı. Daha bir de bu olgunluğun üzerine Yüksek Rönesans devresi gelecektir ki, değme işin o zaman keyfine. Bu konuyla ilgili farklı bir yaklaşım için bakınız: Ö.Eroğlu, Rönesans ve Barok, Tekhne Yayınları, İstanbul, 2018, s. 66.

📷

 
 
 

Recent Posts

See All
HAKİKAT VE GERÇEKLİK NEDİR?

Hakikat ve gerçeklik, felsefi bağlamda farklı anlamlar taşıyan kavramlardır. İkisinin benzer ve ayrışan yönleri üzerine ayrıntılı bir...

 
 
 

Comments


©2019 by ÖZKAN EROĞLU. Proudly created with Wix.com

bottom of page