top of page
Search

Bir muz hikayesi...

  • Writer: Özkan Eroğlu
    Özkan Eroğlu
  • Dec 9, 2019
  • 2 min read

Cattelan'ın şu muzu ve başına gelenler berisinde bambaşka bir hikayeyi/hikayeleri barındırıyor. Arkanıza yaslanın ve düşünün; sanat denilen meseleye alternatif arayışlar dahilinde sunulan karşı sanat mantığı ne ise ve bununla bazı güçler tarafından ne etkin kılınmak istiyorsa, buradaki ilişki devlet-derin devlet ilişkisine de benzetilebilir. Her iki tarafın da biat ettikleri sözde, göstermelik iktidarları vardır ve aralarındaki çekişme belirler her şeyi. Gelişmiş ülkelerde devlet mekanizması geniş ve güçlüdür, o nedenle derin devlete söz geçirir, güçsüz ülkelerde ise tam tersi.



Türkiye'ye dikkatle bakınız 1950'den bu yana açıkça derindeki seslerin belirleyiciliğiyle yürüyen bir hal söz konusudur. Bence bu eğitim, sanat ve kültürün kapsadığı her alanı yakından ilgilendirir, çünkü bu alanlarda ne olacağına, nasıl stratejiler izleneceğine hep derinden ses verenler şekil verir. O nedenle sanata, karşı olan sanatın ilişkisel boyutlarını iyi irdelemek gerekir. Sanatı anlamayan, karşı sanatı anlayamaz. Devleti anlayamayan, derin devleti anlayamaz. Ayrıca her ikisinin etrafında bulunan ve nemalanan asalakları hiç anlayamaz. Bugün Türkiye'de sanat da, karşı sanat da ve etraflarındaki asalaklar da tıpkı siyaset ve politikada olduğu gibi, güçsüz bir toplum olunduğundan sadece tepişme ve ortalığı toza, dumana katma halindedir.


Türkiye'de iş gördürecek taşeron bulmakta ne devlet ne de derin olanı hiç bir güçlük çekmez. Çünkü alabildiğine sonradan görme ve açlık sınırının altında yaşayan cahil ve cahil bırakılmış kitleler söz konusu olduğundan iş gördürecek kişiliksiz kimse çoktur ve durum değişmeden öylece sürüp gider. Sanat, eğitim, kültür, bilim, vb gibi meseleler de sadece dekoru tamamlayan parçalardır. Hiç bir gelişme kaydetmeleri istenmez. Onların tüketecek ve taraftar olacak uykuda kitleler yaratmaları yeterlidir. En kötüsü de şudur; devlet ve derin devlet yanlısı iseniz, bir şekilde korunur kollanırsınız, eğer azınlıkta kalan ve inandığınız ideolojilerde ısrarcıysanız, genel düzeneğin dışına atılır, sesi çıkmaz bir hale getirilmeye çalışırsınız. Bu duruma zorlananlar içinde direnen kimse de oldukça azdır; ruhunu satmadan mücadelesini veren. Çünkü şekil olarak tüm kitleler sorsanız daima bir tüketici ve taraftar çılgınlığıyla devletinin yanındadır, ya da bilerek veya bilmeden derin devletinin yanında... Asalak oluşumları da destekleyenler azımsanmayacak yoğunluktadır. İş gelip her alanda çok güçlü olmaya, dahası aklı ve kalbi bir güzel kullanmaya bağlıdır. Bu olana kadar da şaşırıp kalmaya devam edeceğimizin ben garantisini rahatlıkla verebilirim.

 
 
 

Recent Posts

See All
HAKİKAT VE GERÇEKLİK NEDİR?

Hakikat ve gerçeklik, felsefi bağlamda farklı anlamlar taşıyan kavramlardır. İkisinin benzer ve ayrışan yönleri üzerine ayrıntılı bir...

 
 
 

Comments


©2019 by ÖZKAN EROĞLU. Proudly created with Wix.com

bottom of page